Pandemi öncesi birçok kez yazdım. Alanya’da konservatuar açılmalı, Alanya için besteler, oyunlar, müzikaller yapılmalı, bestelenmeli, sahnelenmeli diye... Fakat bu pandemi sürecinde gördük ki biz daha içimizde var olan, bu işten ekmek yiyen, hayatını geçindiren sanatçılara sahip çıkamıyormuşuz. Neredeyse iki yıllık bir süredir iş kapıları kapanan, çalıştıkları oyunları sahneleyemeyen, müziklerini icra edemeyen sanatçılar ilçede açlık ve sefilliğe terk edilmiş gibi hissediyor insan. Maalesef... Gerek siyasiler, gerek sivil toplum kuruluşları herkes hakkında hakları ve destekleri konuşurken kimsenin ağzından elle tutulur bir söz duyulmadı koca iki yıldır güzel memleket Alanya’da! Ne bir Başkan, ne bir yönetici ne de bir vatandaş. Kimse demedi ki, “Esnaf kan ağladı, sağlıkçılar özveri göstermekten kendini unuttu, işçiler perişan ama ya sanatçılar? Onların sesini neden duyan yok?” diye... Büyükşehirlerde sanatçılara destek vermek için birden dazla çözüm üretilmeye şu son zamanlarda başladı. (Elbette yeterliliği sorgulanabilir) fakat Alanya? Birbirinde güzel o kadar sanatsal aktiviteye ev sahipliği yapmayı bilen, tasarlayan, organize eden bu güzel şehir Alanya? İçerisinde yaşayan sanatçılar için Alanya Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Siyasi Partiler, STK’lar... Neden hala bir proje üretemedi? İki lokomotif sektörden bahsedilen bu güzel ilçe de “Turizm ve Tarım”ı birde “Sanat Turizmi” ile taçlandırmadık yıllardır. Yine büyük sözler ettim haklısınız... İnsan, “Önce, bu zor pandemi sürecinde kol, kanat gerdik” denmesini bekliyor haliyle. Fakat maalesef... Daha halini, vaktini soran yok “Sanatçı”nın... O zaman aklına geliyor işte insanın o mavi gözlü, büyük adamın söylediği, günümüzde ise sadece dillere pelesenk olmuşçasına davranılan, fakat söyleyenin inancını tüm varlığıyla hissettiği o söz... “Sanatsız kalmış bir Millet’in, hayat damarlarından biri kopmuş demektir” Hayat damarlarımız koptu, kopacak... Nefes almak adına “Hayat damarlarımızın” kurtarılması dileğiyle. Çok geç olmadan!